2 Temmuz 2010

Turuncu Devrim

Bu kupada Brezilya'yı tutmamamın birkaç sebebi vardı. Brezilya her turnuvada tutulan bir takımdır. Sempatiklerdir, şovmenlerdir, yaratıcılardır herkes onları sever. Ama bence Dunga'nın 2010 model Brezilyası sanki bu kavramlardan uzaktı. Tamam bir kulüp takımı havası yaratmaya çalışmış ama sanki 2.sınıf Brezilyalı oyunculardan kurulu bir takımdı. Tabiki Kaka'dan, Robinho'dan ve Maicon'dan bahsetmiyorum ama Baptista'ların, Elano'ların, Kleberson'ların, Grafite'lerin olduğu bu takımı görünce insan elbetteki kadroya alınmayan Ronaldinho, Pato, Adriano, Diego gibi yıldızları hatta ve hatta abartı değil kesinlikle bu formsuz Kaka'nın alternatifi rahatlıkla olacak Alex'i arıyor. Diğer sebeplerinden biri ise Messi ve Maradona'lı Arjantin'e olası bir eşleşmede çelme takmasına korktuğum için tutmuyordum Brezilya'yı ve bugün elendiklerinde çok rahatladım açıkcası.


Hollanda ise bir bakıma 98'in rövanşını almış oldu. Hem de bu sezona damgasını vurmuş Wesley Sneijder önderliğinde. Hollanda'nın geçmişteki kadroları ve başarıları hep anlatır. O efsane futbolcuları hep abilerimizden, babalarımızdan dinleriz. Ama bizim kuşağın izlediği Hollanda belki de ilk defa böle başarılı bir yere geldi turnuvalarda. Oyuna etkisiz başladılar ama ikinci yarıda 90C yön değiştirip farklı bir futbolla ve rakibinde 10 kişi kalması ile yarı finale adını yazdırdılar. Son dakikada Huntelaar'ın ne yaptığı anlayamadığız pozisyonda golü atamayıp dönüşünde golü yeselerdi Huntelaar bir daha Hollanda'ya giremezdi heralde. Maçın hakemi de iyi maç yönetti ama son 15 dakikada Van Bommel'e nasıl sarı kart çıkarmadı anlamakta güçlük çektim.


Hiç yorum yok: